Ahmet Cemal Paşa ve Ermeni Soykırımı

Ahmet Cemal Paşa (1872-1922) Ermeni Soykırımı'nın yöneticilerinden birisi idi. Harbiye Mektebi'nden mezun olan Cemal, 1898'de Selanik’teki Üçüncü Ordu'ya gönderildi. O sırada gizli bir örgüt durumundaki ve Sultan Abdülaziz rejimine karşı olan İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne girdi. Askeri müfettişlik ve personel subayı olan rütbesini kullanarak, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin Trakya'ya (Rumeli) yayılmasını sağladı. 1908 Jön Türk Devrimi döneminde Cemal, hareketin liderlerinden biriydi ve yakında cemiyetin genel merkez üyeliğine seçilecekti. Nisan 1909'daki karşı-devrimi bastırmak için askeri birimine tekrar katıldı. Bundan sonra Jön Türklerin Osmanlı İmparatorluğu dahilinde sorunlarının çözümünde, askeri ve idari görevlerin en gözde kişisi oldu. Ağustos 1909'da Adana’daki Ermenilerin katledilmesinden sonra Adana valiliğine atandı. Mühendisliğini yaptığı, Ocak 1913 Jön Türk darbesi sayesinde ön plana çıktı. Bunun üzerine İstanbul'da bulunan Birinci Ordu Kolordu komutan vekili oldu ve muhalefeti vahşice bastırdığı şehre, İstanbul Muhafızı olarak atandı. Aralık 1913'te Jön Türklerin kabinesine Çalışma Bakanı olarak katıldı. Şubat 1914'te Bahriye Nazırlığına atanması ile Osmanlı Devleti kritik bakanlıkları İttihatçıların eline geçmiş oldu ve Enver, Talât ve Cemal'in Jön Türk diktatoryal üçlüsü vasıtasıyla iktidar bütünüyle konsolide edildi.

Cemal, Osmanlı'nın I. Dünya Savaşı'na girdiği Kasım 1914'den Aralık 1917’e kadar, Dördüncü Ordunun komutanı olarak Şam'da kalarak ve aynı anda Suriye'nin Filistin ve Hicaz bölgelerinde (Arabistan) vali olarak görev yaptı. 1915 ve 1916'da Süveyş Kanalı'nda ilerleyerek Mısır'da İngilizlere karşı başarısızlık ile son bulacak bir savaş başlattı. İngilizler gidişatı değiştirmeden önce, Cemal’in Suriye yönetim politikaları bölgeyi sivil nüfus için bir harabeye çevirmişti. Arap milliyetçiler asıldı, Siyonistler zulüm gördü ve Yahudi yerleşim yerlerini yok etmek için adımlar atıldı. Lübnan'da tahıl yokluğu halkı açlık sınırına götürdü. Bununla birlikte, bu felaketler, Cemal'in yönetimi sırasında tehcir edilen Ermeni nüfusunun yaşadıklarının yanında hiç kalırdı.

Cemal, Suriye'deki hükümet kaynaklarını ve birimlerini kontrol etmesi sayesinde Ermeni Tehcirinin ve hayatta kalan nüfusun imha edilmesinin son aşaması gözetimi altına almıştı. Suriye, 1915 ortalarında, perişan olmuş Ermenilerin açlıktan öldüğü toplama kampları ile dolup taşarken, hala eli ayağı tutan Ermeniler inşaat projelerinde köleler gibi çalıştırılıyorlardı; bu projelerin en önemlisi Kuzey Suriye'nin dağ geçitleri boyunca döşenen Bağdat Demiryolları hattıydı. Son olarak, Cemal’in kontrolü altında bulunan Rakka, Ras ul-Ain ve Deir el-Zor korkunç katliam alanları haline gelmişlerdi. Cemal, bu bağlamda, Ermeni Soykırımı'nı tasarlayan ve gerçekleştiren Jön Türk Triumvirlik’inin (üçlüsü) gizli planın imha amirinin sorumluluğunu üstlendi.

1918'de Osmanlıların teslim olmasından sonra, Cemal Enver ve Talât ile birlikte, önce Berlin'e, sonra da İsviçre ve Rusya'ya gitti. Moskova'daki Bolşeviklerle temas kurarak Afganistan'a seyahatini ayarladı ve burada Afgan ordusunu İngilizlerle savaşa devam etmeleri için yeniden örgütledi. Bu arada İstanbul'daki Askeri Mahkeme tarafından gıyaben yargılanıp savaş döneminde işlediği suçlardan yargılanarak, ölüm cezasına çarptırıldı. Moskova'da iken Mustafa Kemal ile temas kurdu ve Enver'in amcası Halil'e yardım ederek, Kemal adına silah, mühimmat ve altın temin edebilmek için Bolşeviklerden yardım istedi. Cemal 1922'de iki Ermeni tarafından Tiflis'te öldürüldü.

--Rouben Paul Adalian