Mustafa Kemal Atatürk (1881-1938), Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve başlayan Ermeni Soykırımı’nı tamamlayan kişiydi. Kemal, Türk ordusunda görevli bir subayken, 1915-1916 yıllarında Gelibolu'da müttefiklerini Çanakkale savaşında yenmesi ile Osmanlı İmparatorluğu'nu Birinci Dünya Savaşı'nda hızla bertaraf edebilmişti. İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin destekçisi olduğu yıllarda siyasetten uzak dururken, 1919 yılında ülkenin stratejik noktalarını işgal altına almış müttefikleri ülke dışına atmak için Türk Milliyetçiliği Hareketi'ni düzenlediğinde siyasete girmiş oldu. Kemal, Ankara'da bir yönetim merkezi kurup, harekete katılan İttihat ve Terakki üyelerine af getirdi, Osmanlı ordusunu ve ordunun diğer düzensiz birimlerini genel komutası altına alarak yeniden düzenledi.
Kemal, güçlerini önce Kilikya'da Fransızlara yöneltti, bu Ermeniler için ölümcül sonuçlar getirdi. Müttefiklerin teşviki ve koruma vaatleri ile hayatta kalan Ermenilerin çoğu 1919'da Kilikya'daki memleketlerine geri gönderilmişti. Ocak 1920 tarihinde, Maraş'ta Kemalist birlikler tarafından Ermenilere karşı gerçekleştirilen büyük ölçekli saldırılara eşlik eden katliamlar, kalan Ermenilerinin de yok oluşunun başlangıcını olmuştu. Hajen’daki (Hadjin), Ermenilerinden sadece beş yüzü, yedi ay boyunca verdikleri çaresiz mücadeleden sonra Ekim 1920'de Türkler tarafından kuşatılmış ve tamamen ateşe verilmiş şehirden kaçabildiler. Fransızlar, Ekim 1921'de Kilikya'yı resmi olarak tahliye etmeyi kabul ettiklerinde, bu bozgun bölgedeki Ermeniler için ikinci bir tehcir anlamına geldi. Bu arada Türk Milliyetçileri, Ermenistan Cumhuriyeti’ne karşı savaşa açtılar. Ankara hükümetinden Ermenistan'ın yok edilmesine yönelik gizli talimatlar alan Komutan Kazım Karabekir, Kasım 1920'de Kızıl Ordu’nun Sovyetlere kattığı alanların dışında kalan ve Ermenistan'ın yaklaşık yarısına tekabül eden toprakları ele geçirdi. Kars şehri ve çevresinin Türkiye'ye topraklarına dahil edildiği günlerde, Ermeni nüfusu bir kez daha kılıçla dışarı atılıp, ağır kayıplara uğratıldı.
Anadolu'daki Ermenilerin sonu, Eylül 1922'de Kemalist güçlerin Yunan ordusunu bozguna uğratıp, şehre girdiklerinde İzmir'de (Smyrna) yazıldı. Hemen ardından, Ermeni mahallesinde başlayan yangının, şehrin tüm Hıristiyan kesimini hedef alması ile sivil nüfus tüm mal varlıklarını bırakarak sürgüne teslim oldu. Mustafa Kemal, Ermenileri Anavatanlarında yaşadıkları bu toplu göçe tabi tutarak, Talât ve Enver'in 1915'te başladıkları, Anadolu'nun Ermeni nüfusunun ortadan kaldırılması ve Kafkasya'daki Ermenilerin siyasi mücadelenin finalini hazırlamış oldu. Yunanlıların da sürülmesiyle Küçük Asya'nın Türkleştirilmesi ve İslamileştirilmesi neredeyse tamamlanmış oldu.
Kemal, Anadolu’da Türk egemenliğini kurabilmesinin ardından dikkatini ülkenin modernleşmesine çevirdi. 1923'te ilan edilen yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin atanmış cumhurbaşkanı olarak, kapsamlı bir Batılılaşma sürecine girişti ve laik Türk ulusal kimliğini geliştirdi. Modern Türk dili için Latin alfabesinin benimsenmesi, bu çabanın bir temsili niteliğindeydi. 1934 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi, modern Türkiye'nin katkısına teşekkür ederek Kemal'e “Türklerin Atası” anlamına gelen Atatürk'ün soyadını verdi. Kemal, yarattığı mirası güvence altına almaya yönelik bir bakış açısıyla, 1931'de devletin resmi tarihi anlayışını korumak için tasarlanan Türk Tarih Kurumu'nu kurdu. 1936'da Fransa'ya, Akdeniz'de Fransız idari yönetimi altında bulunan İskenderun Sancağını veya İskenderun'dan geri çekilmek konusunda baskı yaptı. Bu bölgede 23.000 Ermeni yaşamaktaydı. Avrupa'daki kötüleşen durumdan endişe duyan Fransa, 1938'de Türkiye’nin birliklerini göndermesi ile geri çekildi. Kemal, o yıl bölgenin ilhakına hazırlanırken hayatını kaybetti. Bu adımı, 1939'da Ermenilerin Türkiye'den son çıkışını hızlandırdı; hemen hemen hepsi tehlike anındaki kötü muameleden korktuklarından Fransızların, Suriye ve Lübnan'a geçme teklifini kabul ettiler.