Ermeni Soykırımı'nın ilk yabancı görgü tanıkları misyonerlerdi. Osmanlı Ermenilerine İncil dersleri veren Protestan misyonerler çoğunlukla, Yabancı Misyonlar Komiserleri Amerikan Kurulu (ABCFM) ile bağlantıda olup, Anadolu ve Ermenistan’da okul, yetimhane, hastane ve okullar arasında geniş bir ağ yaratmışlardı. I. Dünya Savaşı'nın ilk üç yılında misyonerlere tarafsız olduklarından dolayı Osmanlı'da kalabilmeleri için izin verildi. Ancak Ermeni nüfusunun erimesiyle kurumları da yıkılmıştı. Misyonerler, muhtaçların, özellikle yetimlerin bakım ve beslenmelerini sağlamak için Türk yetkililerin yarattığı güçlüklerle yüzleşmiş ve bunların üstesinden gelebilmek için kahramanca girişimlerde bulunmuşlardı. Sığınak sağlamak için başlatılan girişimler sonuçsuz kalmış ve sadece hükümetin onlara artan şüphe ve öfkeyle yaklaşmasına sebep olmuştu. ABD konsoloslarından sonra, Amerikan misyonerleri toplu olarak Ermeni Soykırımına tanık ikinci en önemli grup haline geldi. Hemen hemen görev yapan her bir misyonun hazırladığı raporlar ile iletilen resmi konsolosluk ilettikleri tebliğler, İstanbul'daki Amerikan Büyükelçiliği üzerinden Washington'da ABD Dışişlerine gönderilen belgeler, Osmanlı’nın imha politikası hakkında İngilizce yazılmış, görgü tanığı ve belgesel ile kanıtlanan ana belgeleri oluşturdular. Bu raporların çoğu, daha sonra genç bir tarihçi olan Arnold Toynbee tarafından derlenip, “1915'te Yakın Doğu'da işlenen dev suçlar” konusuna kanıt olarak Lord (James) Bryce’ın “Osmanlı'da Ermenilere Uygulanan Muameleler” çalışmasında yayınlanmış ve 1916 yılında İngiliz Parlamentosu'na sunulmuştur. Dışişleri Bakanlığı İstanbul'daki Büyükelçiliğinden ulaşan bu raporları gizli olarak sınıflandırılmış olsa da, Yabancı Misyonlar Komiserleri Amerikan Kurulu (ABCFM) iletilerin içeriğini paylaşma konusunda serbest davranıp, ABD medyası aracılığı ile Amerikan halkını uyardı. Resmi ABD tepkileri, sürgün ve katliamları kınayan ve Osmanlı hükümetine karşı gerçekleştirilen sözlü protestolara öteye gitmedi. Zulümler ile ilgili raporları sayesinde kamu oyunda oluşan duygular daha sonraki yıllarda yapılan yardım çalışmalarında önemli rol oynadılar. İsviçreli, Danimarkalı ve Alman misyonerler de Ermeni Soykırımı'na tanıklık ettiler. Deutsche-Orient Misyonundan Johannes Lepsius’un hazırladığı ve Türk hükümetinin protestoları üzerine Almanya tarafından gizli tutulan savaş raporu savaş sonrası Alman hükümetinin izniyle Deutschland und Armenien 1914-1918: Samlung diplomatischer Aktenstucke (1919) yayınlanınca, Soykırımın ikinci önemli belgesel kanıtı haline geldi.